Geçenlerde, bir Hint yapımı olan Three Idiot (Üç Ahmak) filmini izledim. Orada geçen bir cümle beni oldukça düşündürdü. “Bir aslan bile, kırbaç korkusuyla sandalyeye oturmayı öğrenir. Ama, biz buna - aslana iyi eğitilmiş - diyoruz, - iyi eğitim almış - demiyoruz.” Bunlara düşünürken, aklıma birden “acaba” dedim, bir insan kaynakları uzmanı, bir sirkte çalışsaydı, neler yapardı? Sonra, hayal kurmaya devam ettim.
Zamanın birinde, bir ülkede, bir İ.K. uzmanı, çalışmak için bir sirke başvurur. İşe alınır, alınmaz çalışmalara başlar. Önce, “personel başvuru formu” oluşturur. Norm kadroları çıkarır. İhtiyaç olan boş kadroları doldurmak için, iş ilanları verir. Mülakatlar yapar. Uygun adayları, uygun kadrolara yerleştirir. Sıra, personelin eğitimine gelmiştir. Tüm personelin, eğitim ihtiyacını analiz eder. Onlara “eğitim ihtiyaç analizi” uygular. Çıkan sonuçlara göre eğitim ihtiyacını tespit ettikten sonra, iç ve dış eğitmenleri belirler. Ve eğitimleri başlatır.
Ancak, dikkatini bir şey çeker. Sirkte, sadece insanlar yoktur. O sirkin birer ferdi olan, sirkin olmazsa olmaz üyeleri, sirk hayvanları da vardır. “Onların da eğitime ihtiyacı var” diye düşünür. “Ama, eğitim ihtiyaç analizi yapmadan, bu iş olmaz” der kendi kendine. Doğru ya, ya yanlış eğitim alıyorlarsa. “Ayrıca, aldıkları eğitime göre, kariyerlerini de planlamak lazım” diye düşünür. Aklına yatar ve çalışmalara başlar. Elinde ihtiyaç analiz formuyla, soluğu aslan terbiyecisinin yanında alır. Aslan terbiyecisi merakla sorar.
“Hayırdır! Sizi buraya getiren nedir?”
“Eğitim ihtiyaç analizi yapacağım. Bana yardımcı olur musunuz?”
“Tabi” der aslan terbiyecisi, “ben de uzun zamandır eğitim almamıştım”.
“Sanırım yanlış anlaşıldı.” der İ.K. Uzmanı, “Ben, aslanlar için gelmiştim.”
“Nasıl? Anlamadım!” der aslan terbiyecisi.
“Anlatayım” der İ.K. uzmanı. “Aslanların hangi eğitime ihtiyaçları olduğunu tespit etmem gerekiyor. Buna göre de eğitimlerini planlayacağım. Eğitimler, bu plana göre gerçekleşecek. Sonra da performanslarını ölçüp, düşük olanları işten çıkarıp, yerine daha iyilerini alacağız”.
Aslan terbiyecisi önce şaşırır. Gülmek ister, ama kendini tutar. Sonra, başlar konuşmaya “Bakın sayın insan kaynakları uzmanı! Aslanlar, insanlara benzemez. Bir aslanı, kırbaç korkusuyla sandalyeye oturmayı öğretebilirsiniz. Ama, bir insanı; korkuyla, baskıyla, zorla hiç bir şey yaptıramazsınız. İnsan, düşünür. Mukayese eder. Ayrıca, duyguları vardır. Zorlamadan; zorbalıktan hoşlanmaz. Bir aslan ise; kırbaçtan anlar, sertlikten anlar. Yumuşaklık gösterirsen, o sana hükmetmeye başlar. Korktuğunu hissettiğinde sana saldırır. Ama insan öyle mi? İnsanın, hareket kaynağı sevgidir. Sevgi, her kapıyı açar. İnsanı eğitirken, eğitimi sevdirmeniz, yeni şeyler öğreneceğini onlara anlatmanız, iştahlarını kabartmanız gerekir. Bir yemek iştahsız yenmez. Susamadan, su içilmez. İşini bilen, işini sever. Severek işini yapan, o işi en güzel şekilde yapar ve işine değer katar. Bu yüzden; biz aslana - iyi eğitilmiş - diyoruz. - İyi eğitim almış - demiyoruz.”
İ.K. uzmanı, aslan terbiyecisine ne diyeceğini bilemedi. Sustu.
“Çok haklınız! Bana iyi bir ders verdiniz” diyerek yanından uzaklaştı.
Hayalimdeki sahne, birden sona ermişti. Uzun uzun düşündüm. Bu arada çayımda soğumuştu. Soğuk çaydan aldığım yudum, içimi burkarken, kendi kendime şöyle söylendim. “Acaba, çalıştığımız firmalarda, bizler de, şirket içi eğitimlerde aynı hatalara düşüyor muyuz?” Umarım, düşmüyoruzdur. Ne dersiniz?
Serdar DUMANSIZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder