Ağaç
deyip geçme. Dili olsa, neler anlatırdı kimbilir bize. Koca bir
ağaç olana kadar neler yaşadığını, hangi yollardan
geçtiğini... hangi sıkıntılar yaşadığını... İbret alınacak
bir kariyer yolcuğu vardır ağacın. Kökünden dalına,
yaprağından meyvasına, toprağından havasına... Onun da bir
kariyer yolcuğu var. Haydi hepbirlikte bir ağacın kariyer
yolculuğuna kulak verelim:
Merhaba
Arkadaşlar!
Ben
ağaç! Bu gün yaşadığım tecrübelerimden çıkardığım
notları sizlerle paylaşacağım. Umarım kariyer yolculuğunuzda
size faydalı olur.
Tohumunu
iyi tanı: Ağacın kim olduğu tohumunda gizlidir. Tohumunu
tanımadan neler yapabileceğine karar verme. Neleri yapabileceğin,
neleri yapamayacağın orada yazılıdır. Aynen senin karakterin,
mizacın, yeteneklerin gibi. Tohumunu iyi tanırsan ileride, "ben
neden armut vermiyorum?" demezsin.
Toprağını
iyi seç: Her ağaç her toprakta yetişmez. Yetişeceğin yeri
iyi belirle. Çoğu ağaç yanlış toprakta köklendiği için kurur
gider. Senin de toprağın; yaşadığın, yetiştiğin ortamdır.
Kuruduğunu hissedersen, toprağını değiştir... Bak, nasıl
canlanacaksın!
Yaşken
eğil: Ağaç yaşken eğilir derler. Yaşken yapabildiklerini
yap. İstediğin istikamete eğil, bükül, doğrul. Şunu da unutma,
ağaç kendi kendine eğilmez. Kendini; eğip, bükecek eğil ellere
teslim et.
Yaprakların
ve dallarınla barışık ol: Ağacı
ağaç yapan dalları ve yapraklarıdır. Tıpkı seni sen yapan
ailen gibi, dostların gibi... Orman,
gür ağaçlardan oluşur. Gür
bir ağaç ol ki ormanda yerini alasın. Şunu
da unutma; yapraksız ve
dalları kırık bir ağacı kesmeye yeltenen çok olur.
Rüzgarla
dost ol: Hayatımızın bir
parçasıdır rüzgarlar. Her yönden eserler; yaşadığın
olaylar gibi... Kimi zaman fırtına olur, kırar dallarımızı.
Kimi zaman meltem, olur saçar tohumlarımızı. Ne kadar mukavemet
gösterirsen, o kadar çok kırılır dalların.
Rüzgarla kavga etme! Unutma ki; onun da bir vazifesi var.
İşine
Odaklan: Kainatta herşeyin bir
görevi var. Güneşin,
rüzgarın, yağmurun,
mevsimlerin... Zamanı geldiğinde hepsi vazifesini yerine getiririr.
Güneş vaktinden önce
doğmaz. Mevsimler vaktinden önce gelmez.
Sabırlı ol! İşini
hakkıyla yap! Yağmurun
yağmasına, mevsimin gelmesine takılma... Hazırlıklı
ol! İşte kulağına küpe;
"Vaktinden
önce olan meyve; ya baş ağırtır, ya da mide...".
Taş
yemekten korkma: Bir ağacın
en mutlu anı, meyve vermeye başladığı andır. Yaptığın
faydalı
işler, projeler, başarılar
senin meyvelerindir. "Mevye
veren ağaç
taşlanır"
derler. Varsın taşlasınlar. Taş atan da çok olur, meyveni
değerlendiren de... Atılan
taşlar dallarını kırsa da, o dallar ileride daha gürleşecek,
bunu bil!.
Sen yeter ki, meyveni kesme...
Kurumaktan
korkma: Bir gerçek
var ki; birgün sen de yaşlanacak ve kuruyacaksın. Kuruyan ağaca balta vuran çok olur derler. Varsın balta vursunlar.
Unutma ki; odunken de birşeylere yarayabilirsin. Ya bir masada, ya
da bir dolapta, ya da bir sobada. Yeter ki kurtlanma. Ağaç
kurtları, işi bitmiş ağaçlara musallat olur.
Köklerine
sahip çık: Var
olmamızın vesilesidir köklerimiz. Her canlı bir
gün ölür. Ama ağaçlar
asla ölmez. Çünkü onlar, kendilerinden sonra gelecek tohumları
yetiştirir, onları toprağa atarlar ki kökleri yaşasın diye.
Sen de; senden sonra gelecek tohumları yetiştir. Mesleğini,
öğrendiklerini, bildiklerini
başkalarına da anlat. Unutma
ki; asıl kökü kuruyanlar,
tohum vermeyenlerdir.
Aslında
hepimiz bir ağacız, bu dünya ormanında. Bir tohum olarak gelir,
bir odun olarak gideriz şu dünyadan. Aynı bir ağaç gibi...
Dünya
ormanında, faydalı bir ağaç olmamız dileğiyle...
Ağaç...
Serdar
DUMANSIZ
İstanbul
– Nisan 2020