27 Nisan 2020 Pazartesi

BİR AĞAÇTAN KARİYER DERSLERİ

Ağaç deyip geçme. Dili olsa, neler anlatırdı kimbilir bize. Koca bir ağaç olana kadar neler yaşadığını, hangi yollardan geçtiğini... hangi sıkıntılar yaşadığını... İbret alınacak bir kariyer yolcuğu vardır ağacın. Kökünden dalına, yaprağından meyvasına, toprağından havasına... Onun da bir kariyer yolcuğu var. Haydi hepbirlikte bir ağacın kariyer yolculuğuna kulak verelim:
Merhaba Arkadaşlar!
Ben ağaç! Bu gün yaşadığım tecrübelerimden çıkardığım notları sizlerle paylaşacağım. Umarım kariyer yolculuğunuzda size faydalı olur.
Tohumunu iyi tanı: Ağacın kim olduğu tohumunda gizlidir. Tohumunu tanımadan neler yapabileceğine karar verme. Neleri yapabileceğin, neleri yapamayacağın orada yazılıdır. Aynen senin karakterin, mizacın, yeteneklerin gibi. Tohumunu iyi tanırsan ileride, "ben neden armut vermiyorum?" demezsin.
Toprağı iyi seç: Her ağaç her toprakta yetişmez. Yetişeceğin yeri iyi belirle. Çoğu ağaç yanlış toprakta köklendiği için kurur gider. Senin de toprağın; yaşadığın, yetiştiğin ortamdır. Kuruduğunu hissedersen, toprağını değiştir... Bak, nasıl canlanacaksın!
Yaşken eğil: Ağaç yaşken eğilir derler. Yaşken yapabildiklerini yap. İstediğin istikamete eğil, bükül, doğrul. Şunu da unutma, ağaç kendi kendine eğilmez. Kendini; eğip, bükecek eğil ellere teslim et.
Yaprakların ve dallarınla barışık ol: Ağacı ağaç yapan dalları ve yapraklarıdır. Tıpkı seni sen yapan ailen gibi, dostların gibi... Orman, gür ağaçlardan oluşur. Gür bir ağaç ol ki ormanda yerini alasın. Şunu da unutma; yapraksız ve dalları kırık bir ağacı kesmeye yeltenen çok olur.
Rüzgarla dost ol: Hayatımızın bir parçasıdır rüzgarlar. Her yönden eserler; yaşadığın olaylar gibi... Kimi zaman fırtına olur, kırar dallarımızı. Kimi zaman meltem, olur saçar tohumlarımızı. Ne kadar mukavemet gösterirsen, o kadar çok kırılır dalların. Rüzgarla kavga etme! Unutma ki; onun da bir vazifesi var.
İşine Odaklan: Kainatta herşeyin bir görevi var. Güneşin, rüzgarın, yağmurun, mevsimlerin... Zamanı geldiğinde hepsi vazifesini yerine getiririr. Güneş vaktinden önce doğmaz. Mevsimler vaktinden önce gelmez. Sabırlı ol! İşini hakkıyla yap! Yağmurun yağmasına, mevsimin gelmesine takılma... Hazırlıklı ol! İşte kulağına küpe; "Vaktinden önce olan meyve; ya baş ağırtır, ya da mide...".
Taş yemekten korkma: Bir ağacın en mutlu anı, meyve vermeye başladığı andır. Yaptığın faydalı işler, projeler, başarılar senin meyvelerindir. "Mevye veren ağaç taşlanır" derler. Varsın taşlasınlar. Taş atan da çok olur, meyveni değerlendiren de... Atılan taşlar dallarını kırsa da, o dallar ileride daha gürleşecek, bunu bil!. Sen yeter ki, meyveni kesme...
Kurumaktan korkma: Bir gerçek var ki; birgün sen de yaşlanacak ve kuruyacaksın. Kuruyan ağaca balta vuran çok olur derler. Varsın balta vursunlar. Unutma ki; odunken de birşeylere yarayabilirsin. Ya bir masada, ya da bir dolapta, ya da bir sobada. Yeter ki kurtlanma. Ağaç kurtları, işi bitmiş ağaçlara musallat olur.
Köklerine sahip çık: Var olmamızın vesilesidir köklerimiz. Her canlı bir gün ölür. Ama ağaçlar asla ölmez. Çünkü onlar, kendilerinden sonra gelecek tohumları yetiştirir, onları toprağa atarlar ki kökleri yaşasın diye. Sen de; senden sonra gelecek tohumları yetiştir. Mesleğini, öğrendiklerini, bildiklerini başkalarına da anlat. Unutma ki; asıl kökü kuruyanlar, tohum vermeyenlerdir.
Aslında hepimiz bir ağacız, bu dünya ormanında. Bir tohum olarak gelir, bir odun olarak gideriz şu dünyadan. Aynı bir ağaç gibi...
Dünya ormanında, faydalı bir ağaç olmamız dileğiyle...
Ağaç...
Serdar DUMANSIZ
İstanbul – Nisan 2020