12 Ocak 2014 Pazar

HANGİ Y? BİZİM Y Mİ, SİZİN Y Mİ?


Kuşaklar, Amerika’da ortaya çıkıp, tüm dünyayı yayılan bir terminoloji. Bebek Patlaması kuşağı, Z kuşağı, Y kuşağı ve en son Z kuşağı… Çok şey yazıldı, çizildi bu kuşaklarla ilgili, özellikle de Y kuşağıyla ilgili. Yoğun çalışmayı sevmedikleri, hızlı iş değiştirdikleri söylendi. Y kuşağına önlemler alındı. Çözümler üretildi. Ancak, bir şey de unutuldu. Onların da insan olduğu.  Lütfen “Y kuşağı” kavramını da çok abartıp, onları bir kalıba koyarak, isimler takıp, yaftalayarak sakın onları rencide edilmeyelim. Unutmayalım ki; Y kuşağındakiler de birer insan… Aynı zaman diliminde doğmaları; hepsinin aynı şeyleri yapacağı, aynı duygulara sahip olacağı, aynı performansı sergileyeceği anlamına gelmez. Zaten bu; insan kaynakları felsefesine ters değil mi? Hani biz çalışanları; sahip oldukları yetkinliklerine, sergiledikleri performanslara, gösterdikleri gayretlere göre değerlendiriyorduk? Hani ayırımcılık yapmıyorduk? Oldu mu şimdi; Y kuşağı çalışmayı sevmez, sabırsızdır, çabuk sıkılır demek? [1] Üstelik, bu kavram Amerika’dan bize gelmedi mi? Onların Y’si ile, bizim Y’miz aynı olacak diye, nerede yazıyor? Araştırsaydık, bu farklılığı görebilirdik. İşveren markası alanında uzman Universum firmasının Türkiye’de, 2013 yılında, 20 üniversiteden toplam 7 bin 766 öğrencinin katılımıyla gerçekleştiği İdeal İşveren Araştırması’nın bulgularına göre; işte bizim halis, muhlis Anadolu, Y Kuşağının özellikleri:[2]

1-      İş yaşam dengesini daha az önemsemeleri (yani illa da sosyal yaşam demiyorlar),

2-      En belirgin özellikleri yaratıcı olmaları (yeni şeyler yapmak istiyorlar),

3-      Bireysel gelişimleri için, kurumsal bir üniversite veya okul-şirket tercih etmeleri. (çalıştığı firmanın üniversitesi olması, kariyer gelişimi için tercih ediyorlar)

4-      Amirinden veya rapor ettiği kişiden işi öğrenmeyi çok sevmeleri (yani usta çırak ilişkisine önem veriyorlar, işi bilenden öğrenmek istiyorlar),

5-      Akademik kariyerlerinin kösteklenmesini istememeleri (kariyer de yaparım, ama çalışırım da diyorlar),

6-      Kariyer yolları net olmalı, organizasyon yapısını net bilmeli, önünü görmeli (ilerleyebilecekleri organizasyon yapısını tercih ediyorlar. Bunu gördüklerinde gitmeyip, o firmada kalıyorlar).

7-      İş zenginliğini sevmeleri. Bir organizasyonda, istedikleri zaman farklı bir departmanı geçme imkanı olmalı. (Bir finans kurumunda çalışırken, müşteri hizmetleri bölümünden, insan kaynakları bölümüne geçiş yapabilmek gibi. Bu durum; onların, kendilerini tanıdıkça uzmanlaştıklarını gösteriyor.)

8-      Sadece sonuçların önemli olduğu, esnek çalışma saatlerini istemeleri (sonuç odaklı çalışmayı tercih ediyorlar. Beni rahat bırak, işimi yapayım, beni zamanla sınırlandırma diyorlar).

Araştırmanın; Amerika’daki Y kuşağıyla benzerlikleri de var, benzemeyen yönleri de. Ama artık şunu biliyorum ki, bizim Y, onların Y’siyle aynı değil. Ve şunu da biliyorum ki, bir İKcı verilerle konuşmalı. Yapılan araştırmaları dikkate almalı. Bilmediği, araştırmadığı bilgileri körü körüne kabullenmemeli. Amerikan gençliğiyle, Türk insanı arasında fark olacağını bilmeli, birlikte yaşadığı insanı dinlemeli, tanımalı, saygı duymalı…

Kaynak:


1 - Mehmet Erkan, Y Kuşağından Mektup Var, Kariyer.net Dergisi, Sayı:129
2 - Evrim Kuran, YKuşağına Göre Türkiye’nin İdeal İşverenleri, Ekim 2013 http://www.hbrturkiye.com/editorun-secimi/editorun-secimi-y-kusagina-gore-turkiye-nin-ideal-isverenleri