Kuşaklar, Amerika’da ortaya çıkıp, tüm dünyayı yayılan bir
terminoloji. Bebek Patlaması kuşağı, Z kuşağı, Y kuşağı ve en son Z kuşağı… Çok
şey yazıldı, çizildi bu kuşaklarla ilgili, özellikle de Y kuşağıyla ilgili. Yoğun
çalışmayı sevmedikleri, hızlı iş değiştirdikleri söylendi. Y kuşağına önlemler
alındı. Çözümler üretildi. Ancak, bir şey de unutuldu. Onların da insan olduğu.
Lütfen “Y kuşağı” kavramını da çok
abartıp, onları bir kalıba koyarak, isimler takıp, yaftalayarak sakın onları
rencide edilmeyelim. Unutmayalım ki; Y kuşağındakiler de birer insan… Aynı
zaman diliminde doğmaları; hepsinin aynı şeyleri yapacağı, aynı duygulara sahip
olacağı, aynı performansı sergileyeceği anlamına gelmez. Zaten bu; insan
kaynakları felsefesine ters değil mi? Hani biz çalışanları; sahip oldukları
yetkinliklerine, sergiledikleri performanslara, gösterdikleri gayretlere göre
değerlendiriyorduk? Hani ayırımcılık yapmıyorduk? Oldu mu şimdi; Y kuşağı
çalışmayı sevmez, sabırsızdır, çabuk sıkılır demek? [1] Üstelik, bu kavram
Amerika’dan bize gelmedi mi? Onların Y’si ile, bizim Y’miz aynı olacak diye,
nerede yazıyor? Araştırsaydık, bu farklılığı görebilirdik. İşveren markası
alanında uzman Universum firmasının Türkiye’de, 2013 yılında, 20 üniversiteden
toplam 7 bin 766 öğrencinin katılımıyla gerçekleştiği İdeal İşveren
Araştırması’nın bulgularına göre; işte bizim halis, muhlis Anadolu, Y Kuşağının
özellikleri:[2]
1-
İş yaşam dengesini daha az önemsemeleri (yani
illa da sosyal yaşam demiyorlar),
2-
En belirgin özellikleri yaratıcı olmaları (yeni
şeyler yapmak istiyorlar),
3-
Bireysel gelişimleri için, kurumsal bir
üniversite veya okul-şirket tercih etmeleri. (çalıştığı firmanın üniversitesi
olması, kariyer gelişimi için tercih ediyorlar)
4-
Amirinden veya rapor ettiği kişiden işi
öğrenmeyi çok sevmeleri (yani usta çırak ilişkisine önem veriyorlar, işi
bilenden öğrenmek istiyorlar),
5-
Akademik kariyerlerinin kösteklenmesini
istememeleri (kariyer de yaparım, ama çalışırım da diyorlar),
6-
Kariyer yolları net olmalı, organizasyon
yapısını net bilmeli, önünü görmeli (ilerleyebilecekleri organizasyon yapısını
tercih ediyorlar. Bunu gördüklerinde gitmeyip, o firmada kalıyorlar).
7-
İş zenginliğini sevmeleri. Bir organizasyonda,
istedikleri zaman farklı bir departmanı geçme imkanı olmalı. (Bir finans
kurumunda çalışırken, müşteri hizmetleri bölümünden, insan kaynakları bölümüne
geçiş yapabilmek gibi. Bu durum; onların, kendilerini tanıdıkça
uzmanlaştıklarını gösteriyor.)
8-
Sadece sonuçların önemli olduğu, esnek çalışma
saatlerini istemeleri (sonuç odaklı çalışmayı tercih ediyorlar. Beni rahat
bırak, işimi yapayım, beni zamanla sınırlandırma diyorlar).
Araştırmanın; Amerika’daki Y kuşağıyla benzerlikleri de var,
benzemeyen yönleri de. Ama artık şunu biliyorum ki, bizim Y, onların Y’siyle
aynı değil. Ve şunu da biliyorum ki, bir İKcı verilerle konuşmalı. Yapılan
araştırmaları dikkate almalı. Bilmediği, araştırmadığı bilgileri körü körüne
kabullenmemeli. Amerikan gençliğiyle, Türk insanı arasında fark olacağını bilmeli,
birlikte yaşadığı insanı dinlemeli, tanımalı, saygı duymalı…
Kaynak:
1 - Mehmet Erkan, Y
Kuşağından Mektup Var, Kariyer.net Dergisi, Sayı:129
2 - Evrim Kuran, YKuşağına
Göre Türkiye’nin İdeal İşverenleri, Ekim 2013 http://www.hbrturkiye.com/editorun-secimi/editorun-secimi-y-kusagina-gore-turkiye-nin-ideal-isverenleri